Akçakoca’ nın Tarihçesi
Tarih boyunca birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış Akçakoca’nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber; bölgeye ilk gelenler M.Ö. 1200 tariklerinde Track ve Frickler’miş. Kimer ve İskit akımlarıyla zayıflayan Frick’ler Lidya’lılar tarafından ortadan kaldırılmışlar ve Lidya Krallığını kurmuşlardır.
M.Ö.
708 tarihinde Pers İmparatorluğu kurulmuştur. Bolu ve havalisi Karadeniz
kıyılarında Abanutıkus, Sinope, Eolya, Heraclia, Kieros ve Dias şehirlerini
kurmuşlardır.
M.Ö.
333 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender Dörtyol ovasında Persleri kesin yenilgiye
uğratarak Anadolu’ya hâkim olmuştur. Babil’de M.Ö. 323 de ölünce hanedan
dağıldı ve miras generalleri arasında bölüşülmüş; sekiz devlet kurularak
Helenistik çağ başlamıştır.
M.Ö.
377 – 74 yılları arasında Bitinya Krallığının ilk kralı Bias; merkezi ise,
önceleri Astakos sonraları Nikomedia (İzmit) olmuştur. M.Ö. 91 – 74’de Bitinya
tamamen Roma’ya verilmiştir. M.Ö. 74 de Roma Konsülü Lucullus Mihtridata
mislime Karadeniz komutanı Cotta’ya Heracliea, Diapolis, Alaplı’nın yıkılmasını
emretmiştir.
Potnos
kralı Mithridatın donanması Karadeniz’de fırtınaya yakalanarak Melen çayına
sığınmış, Diapolis üzerinden karadan Heraclia’ya gitmiş. Mithridat
kuvvetlerinin bölgeden ayrılması ile Roma kuvvetleri Bitinyaya girmişler;
Antonius Heraklia’yı Galat prensi Adriyotorikse vermiş, Latin kültürüne kalan
bölgenin isimleri dahi değiştirilmiştir.
395
yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölünmüş, Doğu Bitinya’ya Honoriat
denilmiştir. Buranın merkezi Klodiopolis (Bolu), başlıca şehirleri Prusias (Üskibi),
Diapolis (Akçakoca) dır.
1204
yılında 4. Haçlı orduları İstanbul’a yerleşmişler, Latin İmparatorluğunu
kurarak hüküm sürmüşlerdir. Ceneviz’ler Karadeniz kıyılarında yerleşerek daha
önceleri kurulmuş olan Diapolis, Herakliea, Amesus şehirlerinde ticaret ve
deniz siteleri kurarak mevcut kaleleri onarmışlardır. Akçakoca’daki kale
Ceneviz Kalesi olarak anılıyorsa da burası çok önce Yunan göçmenleri tarafından
kurulan Diapolis şehrine aittir. 1261 yılında Bizanslılar Latin hakimiyetine
son vererek tekrar egemenliklerini ilan etmişlerdir..
Akçakoca
ve yöresine Türklerin ilk gelişleri 1085 tarihinde başlar. 1077 – 1086
Anadolu’da Selçuklular zamanında 49 beylik kurulmuş; bunlardan İznik Beyliği
(Bolu – Kocaeli – Bursa) Bitinya’yı içine alıyordu. Selçuklu Anadolu Devleti,
1255’de Moğol idaresine girmiş, 1308’de Sultan II. Mesud’un ölmesiyle son
bulmuştur.
Bizans
1285 – 1338 yılları arasında zor günler yaşıyordu. Türk akınlarını durduracak
güçleri yoktu. Bitinya’ya bağlı şehirlerin çoğu Türklerin eline geçiyordu. 1319
yılında Diapolis, 1323 yılında Prusias, 1324 yılında Kladiapolis şehirleri
Orhan Gazi ve Konuralp tarafından ele geçirilmiş ve Osmanlı Beyliği sınırlarına
katılmıştır
Osmanlı
İmparatorluğu döneminde bölge Osman Gazi’nin silah arkadaşı olan Akçakoca Bey
tarafından idare edilmiş, Bizanslıların verdiği Diapolis ismi Akçaşar olarak
değiştirilmiştir. 18 yy. da Şar - Şehir olarak değiştirilmiş ve Akçaşehir adını
almıştır. 1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla Teşkilat-ı Esasiye kanununa göre
Bolu vilayet, Düzce kaza, Akçaşehir de nahiye olmuştur.
23 Haziran 1934 tarihinde bir nahiye iken ilçe haline getirilmiş ve bölgeyi zapt eden Akçakoca Beyin ismine izafeten 7 Eylül 1934 tarihinde Akçaşehir’in adı AKÇAKOCA olmuştur.
Turizm
Akçakoca, ülkemizde turizm hareketlerinin
ilk başladığı yerlerden biridir. Özellikle büyük şehir merkezlerine olan
yakınlığı ile 1949 yılından itibaren Akçakoca’da turizme yönelik çalışmalar
başlamıştır. 1985 yılından itibaren bölgede beş yıldızlı otellerin,
pansiyonların, restoranların açılması, Karadeniz’in tek mavi bayraklı plajı
ödülünü alması, ulaşımın gelişmesi, fındığın eski cazibesini kaybetmesi ile insanların
turizme yönelmesi, bölgeyi tanıtacak festivallerin yapılması ile birlikte
turizm de ve bölgeye gelen turist sayısında büyük miktarlarda artış
görülmektedir. Bölgeye gelen turistin daha çok yurt içinden gelen turistler
olduğu görülmektedir. Şuan Akçakoca’da bakanlıkça belgeli 425 yatak kapasiteli 3
otel mahalli idareden belgeli 200 yatak kapasiteli 5 otel, 168 yatak kapasiteli
5 pansiyon ve 7 kamping alanı bulunmaktadır. Bunun dışında birçok kişi evini
bölgeye gelen insanlara yazlık olarak kiralamaktadır.
1950’li yıllarda deniz ve karavan turizmi
ile ülkemizde ilk turizm hareketinin başladığı Düzce’nin denize kıyısı
Akçakoca; denizi, kumu, balıkçı barınağı, mevsimin özelliğine göre balık
çeşitleri, gün batımı, sivil ve dini mimarisi, dağ çileği, kestane balı,
fındığı, Mavi bayraklı plajları, yemyeşil bitki dokusu, piknik ve mesire
alanları, tarihi anıt ağaçları, Ceneviz Kalesi, mağarası, şelaleleri ve yöresel
ağız tatları ile yerli ve yabancı turistler için dikkat çekicidir.
Akçakoca, Karadeniz Bölgesinin batı ucunda,
Orta Anadolu’nun denize açılan en yakın penceresi konumunda olup, İstanbul ve
Ankara gibi iki Metropolün arasında yeşil ve mavinin kaynaştığı şirin bir tatil
beldesidir. Düzce iline 37 km mesafede bulunan bölge, aynı zamanda Düzce
İlinin en büyük ilçesidir.
Akçakoca 35 km’yi bulan sahili boyunca dünyada ender rastlanan siyah inci taneli kumsalları, mavi bayraklı plajları (Ceneviz Kalesi Plajı, Çuhallı Plajı, Akevler Plajı), Soyat yalıyarları ve yemyeşil doğası ile bölgenin parlayan yıldızıdır.
Tarım
1930’lu yıllara kadar Akçakoca’da en temel geçim kaynakları başta denizcilik (balıkçılık, tekne yapımı, deniz ticareti) olmak üzere odunculuk, kerestecilik ve kendine yetecek düzeyde tahıl ve mısır üretimiydi. Akçakoca nüfusunun ve yerleşme merkezlerinin yakın dönem içerisinde yoğunlaşması ile beraber kullanılan toprak nispeti artmıştır. Morfolojik yapı ve iklim şartları Akçakoca’da ziraat topraklarının nispetinin %50 civarına çıkabileceğini göstermektedir. Geniş alana ihtiyaç duyan ve seyrek bir nüfusun yerleşmesine neden olan tahıl ziraatı fındık ile birlikte ikinci plana düşmüştür. Böylece daha yoğun bir nüfusun toplanmasına imkan kılmıştır. Akçakoca’da topraktan en iyi fayda fındıklık arazilerden sağlanmaktadır. Mısır ve buğday ziraatı, yağışın bol ve eğimin fazla olmasından dolayı erezyonun şiddetini artırmıştır. Akçakoca ve çevresinde en önemli ekonomik uğraş tarımdır. Ziraatın ekonomik uğraşların temelini oluşturmasında iklim ve toprak şartları ile kaynaklar başlıca sebepler arasında gösterilebilir. Akçakoca köyleri yaklaşık 35-40 yıl öncesine kadar kendilerine ancak yetebilen, tahıl ziraatının büyük önem arz ettiği kapalı bir ekonomiye sahiptiler. 1967 yılında Akçakoca topraklarının %38’i tarım, %50’si orman ve geriye kalan %12’lik arazide çayır ve mera durumundadır. Ancak günümüze gelindiğinde durum biraz daha değişerek Akçakoca topraklarının %24. 50’si tarım alanı, %33.33’ü ormanlık ve fundalık, % 1’i mera, % 20.94’lük bir kısım ise tarım dışı arazi görünümündedir. Günümüzde Akçakoca’da çiftçi kayıt sistemine kayıtlı 5350 çiftçi bulunmaktadır. Ancak günümüzde Akçakoca’da tarım denilince akla ilk gelen fındıktır.
Akçakoca’ da Fındık
Türkiye’nin tarımda olduğu kadar
genel ekonomisi ve sosyal yaşantısında da büyük bir öneme sahip tarımsal
üründür. Büyük oranda aile işletmesi şeklinde çalışılmaktadır. Yaklaşık iki
milyon kişi fındık yetiştiriciliği ile doğrudan, taşıma, depolama, kırma,
işleme, ambalajlama ve satış zincirinde çalışanlar ile bu çalışanlara bağımlı
Esnaf ve Sanatkarlar kesimi dolaylı olarak göz önüne alındığında bu sayı 4-5
milyonu insanı bulmaktadır. Fındığın anavatanı Anadolu’dur. Fındığın en uygun
yetiştirme koşulları Karadeniz sahilleridir. Ordu, Trabzon, Sakarya, Samsun ve
Düzce illeri başta olmak üzere birçok sahil kesiminde önemli derecede fındık
yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Batı Karadeniz Bölümü’nde bulunan
fındık fidanlarının %70’i Akçakoca’da bulunmaktadır. Akçakoca bu bölgenin
fındık üretim merkezi durumundadır. Fındığın bu bölümde başlamasına da Akçakoca
öncülük eder bir durumdadır.
Akçakoca ve çevresinde günümüzde
yetiştirilen fındık türleri;
Yağlı Fındık, Kara Fındık, Sarı Fındık, Yomra
Fındık, Deli Sava ve Sivri Fındık tır.
Bunlardan özellikle sarı fındık daha çok dikilir. Doğu Karadeniz’de yetiştirilen fındık ile Akçakoca bölgesinde yetiştirilen fındık arasında terkip ve şekil bakımından farklılık yoktur lakin iklim koşulları farklılığı dolayısı ile aroma bakımından daha zengin, tadı daha güzel ve lezizdir. “Akçakoca Sarı Fındığı” coğrafi işaret almış Akçakoca’ ya özgü olarak tescillenmiştir.
Coğrafi Yapı
İstanbul’ a
Akçakoca, Batı Karadeniz coğrafi
bölümünün en batısında ve Düzce ilinin deniz kenarındaki tek ilçesidir.
Akçakoca, Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz Bölümü’nün en batısında yar
almaktadır ve doğudan Zonguldak’ın Alaplı ilçesi, batıdan Sakarya’nın Kocaali
ilçesi, güneyden Düzce’nin Yığılca ve Cumayeri ilçeleri, kuzeyden ise Karadeniz
ile çevrilidir. 41.05 derece kuzey paraleli ile 31.07 doğu boylamı üzerinde yer
alan Akçakoca, TEM Otoyolu üzerinde Ankara’ya 270, İstanbul’a ise 243
km mesafede olup,
iki metropolün ortasındaki en önemli turizm merkezi konumundadır.
Akçakoca, Düzce’nin
merkezine ise 37 km mesafededir. İlçemiz, Batı Karadeniz sahil kuşağında
yer almaktadır. 30 km’lik bir sahil şeridine sahip olan Akçakoca,
kilometrelerce uzanan kumluk ve doğal plajlarla süslüdür. İlçe merkezi
ise, Sapak adı verilen Düzce-Ereğli asfaltının Akçakoca’ya saptığı yerden
Ceneviz Kalesi’nin bulunduğu en batıdaki uca kadar 7 km’yi bulan uzun bir çarşı
gibidir. İlçenin toplam yüz ölçümü 463 km2 olup, toplam arazinin yaklaşık
%40’ı ormanlık alanlardan ve fındıklıklardan meydana gelmektedir. Ormanlarda
%40’ı aşkın oranla kayın ağaçları bulunurken, gürgen, kestane, meşe, kavak,
ıhlamur ve çınar ağaçlarına da rastlanmaktadır.
İlçemizin en yüksek
bölgeleri, 1168 metrelik yüksekliğiyle Kaplandede, 1150 metrelik
yüksekliğiyle Tonton Tepesi, 1066 metrelik yüksekliğiyle Kurugöl
Sapağı, 960 metrelik yüksekliğiyle Yörük Yatağı
ve 905 metrelik yüksekliğiyle Orhan Dağları’dır. Bu bölgeler,
derelerin açtığı derin vadilerle bölünmektedir. Yüksek eğime sahip ve kısa
mesafeli derelerin ülke çapında en ünlü olanı ise İstanbul’un su ihtiyacını
karşılamak için borularla suyu taşınmakta olan Melen Çayı‘dır. Melen
Çayı’nın yanı sıra 13 farklı akarsu da Akçakoca sınırları içerisinde yer
almakta olup, söz konusu akarsuların bazılarının yaz aylarında kuruduğu
görülmektedir.
Akçakoca’da bulunan derelerin
vadi tabanları alüvyon, yamaçların büyük bölümü silis formasyonu olup,
tepelerin üst kısımlarında ise üç farklı jeolojik döneme ait kumlu, çakıllı
tabakalar bulunur. Dağlar, deniz kıyısına paralel uzanır, kıyılar
girintili çıkıntılı değildir. En sığ kıyılar, Melenağzı, Edilli, Töngelli,
Çayağzı ve Akkaya’da bulunur. Kıyılarda yüksek ve dik falezler görülür.
Sahildeki kayalar su tarafından aşındırılarak yalıyarlar meydana gelmiştir.
Çevre şist ve kristalin şistlerle kapılıdır. Doğu ve güney, paleozoik devre ve
tersiyer arazilerden ibarettir. Kalker ve kayaların erime ve aşınmasıyla irili
ufaklı mağaralar meydana gelmiştir.
Akçakoca’nın zemini ağırlıklı olarak kalkerli kayalardan meydana gelir ve depreme karşı dayanıklıdır. Akçakoca ve çevresi, birinci derece deprem bölgesi dışında kalmaktadır. Marmara ve Batı Karadeniz Bölgesi’nde sık sık depremlere maruz kalan bir bölgede yer almasına rağmen şu ana dek bilinen ciddi bir deprem çöküntüsüne rastlanmamıştır. 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’ni, diğer ilçelerimize oranla daha hafif hasarlarla atlatan Akçakoca’nın bu dayanıklılığı, direkt olarak güçlü jeolojik yapısıyla bağdaşmaktadır.
Ekonomik Yapısı
Ankara’ya 270, İstanbul’a 243,
Düzce Merkez’e ise 37 km uzaklıkta bulunmaktadır. Kuzeydeki kıyı komşusu
Karadeniz Ereğli Zonguldak’a bağlı ve 39 km uzaklıktadır. 462 km2’lik yüzölçümü
bulunan ilçenin 8 mahallesi ve 43 köyü bulunmaktadır. Toplam arazinin % 40’ına
yakını ormanlık veya açık alandır. Sahil şeridi 30 km’lik uzunluğa sahiptir.
Arazisinin büyük bir kısmı fındıklıklarla kaplıdır.
Tarihi MÖ 1200 yıllarına dayanan
Akçakoca, Düzce’nin Karadeniz’e kıyısı olan, deniz turizmi yapılan tek
ilçesidir. Köyleri ile birlikte 38.846 olan nüfus, yaz aylarında 100 bin
düzeylerine çıkmaktadır. Kaynaklar, Türkiye’de turizmin başladığı yer olarak
Akçakoca’yı göstermektedir. Bu açıdan, kısa süreli yaz mevsimi olmasına rağmen,
doğa ve denizin buluştuğu bu bölgede, doğa turizmine yönelik yatırımlar önemli
fırsatlar barındırmaktadır.
Akçakoca, Karadeniz Ereğlisi’ne
komşu olması, hammadde sevkiyatının ucuz, kolay olması ve de denize kıyısı
olması gibi etkenlerle, demir – çelik, boru mamullerine ilişkin sanayinin
yoğunluklu faaliyet gösterdiği bir ilçedir.
Ayrıca, fındık ve broiler tavuk
üreticiliği ilçenin en önemli ekonomik faaliyetlerini oluşturmaktadır.
Akçakoca kıyılarına yakın
bölgelerde TPAO 4 adet doğalgaz platformu ile günde 600.000 metreküpe yakın
doğalgaz üretilmektedir.
Ekonomik yapısının % 75’i
fındıkçılığa dayanmaktadır. Türkiye’nin en kaliteli fındığı Akçakoca’da
üretilmektedir. Nüfusa oranla Karadeniz bölgesinde en fazla fındıkta Akçakoca’da
üretilmektedir. Önceleri fındığın getirisi ailelere yeterli iken zamanla
ailelerin bölünmesi fındık bahçelerinin parçalanması ile fındıktan elde edilen
gelir yetersiz olmaya başlamıştır.
Yine Akçakoca’da ekonomik girdi
olarak besi tavukçuluğun yeri büyüktür. 43 köyde toplam 300’ye yakın kümes
mevcuttur. Öte yandan Akçakoca’da üretilen kestane balı dünyanın sayılı balları
arasındadır.
Akçakoca ekonomisinde nakliye ve
balıkçılığın katkısı da fazladır. İlçe’ de her zaman taze balık bulmak
mümkündür. Palamut ve hamsi zamanı bol miktarda tutulan balıklar çevre il ve ilçelere
sevk edilmektedir. Akçakoca ekonomisini canlandırmak işsizliği azaltmak için
planlı, programlı bir şekilde doğayı yok etmeden turizm yatırımlarını
arttırmak, fındıktan daha fazla gelir elde edebilmek için, fındığı işleyecek
entegre tesislerinin biran önce kurulması gerekmektedir.
İlçede irili ufaklı birçok sanayi
kuruluşu mevcuttur. Bunların başında boru sanayi gelmektedir. İlçede üretilen
borular yurt dışına da ihraç edilerek ilçeye ve ülkeye ekonomik girdi
sağlamaktadır.
İlçemizde bir adet Organize
Sanayi bölgesi bulunmakla beraber Akçakoca Demir- Çelik İhtisas OSB 88,5
hektarlık bir alana sahiptir. OSB henüz istimlak aşamasında olup OSB
içerisinden çeşitli büyüklüklerdeki 34 adet İşletme yer talep etmektedir.
İlçemizdeki OSB birçok sanayi
sektörünün ana girdisi olan yassı mamul demir çelik ürününün tek üreticisi
ERDEMİR’e yani hammaddeye yakın olmakla beraber yükleme ve boşaltma konusunda
hem sağında Kdz. Ereğli Limanı ve ilerisinde Zonguldak limanı ile birlikte
solunda Karasu Limanı bulunması ile önemli bir konumdadır.
Kdz Ereğli Limanı, birçok sanayi
sektörünün ana girdisi olan yassı mamul demir çelik ürününün tek üreticisi
ERDEMİR ile yanyana olması, 150.000 DW tonluk gemilerin rahatlıkla
yanaşabileceği ERDEMİR limanını kullanabilmesi, Gümrük Müdürlüğü’nün kurulu
olması ve ithalat ve ihracat işlemlerinin rahatlıkla yapılabilmesi nedeniyle
önemli avantajlara sahiptir. Erdemir Limanında Üçüncü Şahıs Firmalarına tüm
liman hizmetleri verilmektedir. 139.000 m2’lik antrepo sahası mevcut olup;
antrepo sahası içerisinde ardiye ve terminal hizmetleri gerçekleştirilmektedir.
Ayrıca 90 ton tartma kapasiteli iki adet ticari kantar ile tartım hizmeti
sunulmaktadır. Ayrıca, İlçemiz Kdz.Ereğli Limanına 43.Km. uzaklıktadır.
Zonguldak Limanı Taş Kömürü
Kurumu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılanmış olmakla beraber, TTK yönetimi
liman işletmeciliği bakış açısı ile limanı diğer kamu ve özel kurumların
kullanımına hazır bulundurmaktadır. İşletme bir kamu iktisadi teşebbüsü olan
TTK tarafından yürütüldüğünden liman idare tipine göre kamu limanı olarak
nitelenmektedir. Liman toplam iskele uzunluğu 1050 m, toplam liman sahası
400.000 m2 dir. Liman Zonguldak gümrüğüne bağlı olarak giriş/çıkış kapısı
olarak hizmet vermektedir. Genel operasyonel yapılanması incelendiğinde;
limanda ana faaliyetin kömür ihracatı olarak planlandığı görülmektedir. Toplam
1050 metre iskelenin 510 metresi genel kargo ve kömür operasyonuna ayrılmıştır.
Günümüzde ise limanda yürütülen kömür operasyonunun; Karabük Demir Çelik
fabrikasının ihtiyacı olan kömürün ithali, liman içinde depolanması ve
fabrikaya sevkiyatı şeklinde yürüdüğü söylenebilir. Limandaki Ro-Ro
hareketliliğinin artışı ile adı geçen 510 metrelik ana iskelenin 150 metrelik
alanı Ro-Ro operasyonu içinde kullanılmakta olduğu görülmektedir. Dolayısı ile
günlük pratik kullanımda 275 metre iskele Ro-Ro faaliyetlerinde kullanılırken,
360 metre iskele kömür ve genel kargo için kullanımdadır. Diğer taraftan
demiryolu aktarma imkânı olan 210 metre lik iskele özellikle ağır yüklerin
aktarmasına imkân verecek şekilde iki adet ağır vinçe sahiptir. Demiryolu
bağlantılı iskelenin devamında inşa edilen demiryolu Ro-Ro yanaşma iskelesi
toplam 200 metre yanaşma imkânı sunmaktadır. İlçemize Zonguldak Limanına 87 Km.
uzaklıktadır.
Karasu Limanı zengin ekipman
parkı ve hitap ettiği sanayi çeşitliliği doğrultusunda “Multi-Purpose”
özellikte bir liman olan Karasu Limanı’nda Ro-Ro, Genel Kargo, Dökme Yük, Proje
Kargo, Konteyner ve Yolcu hizmetleri verilmektedir. Genel kargo elleçleme
kapasitesi 6.000.000 ton/yıl, konteyner kapasitesi 150.000 ton/yıl, Ro-ro
kapasitesi 110.000 adet-arç/yıl olup İlçemize 45 km lik mesafededir.
İlçemiz yüksek eğitim alanında
ise Düzce Üniversitesi Akçakoca Yerleşkesi içerisinde Akçakoca Meslek
Yüksekokulu, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve
Otelcilik Yüksekokulu bulunmaktadır. Akçakoca Siyasal Bilgiler Fakültesinde;
Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, İktisat, Akçakoca
Meslek Yüksek Okulu’nda İşletme Yönetimi, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları,
Turizm ve Otel İşletmeciliği, Dış Ticaret, Gıda Teknolojileri, Bilgisayar
Programcılığı, Adalet bölümleri olmak üzere eğitim ve öğretim verilmektedir.
İlçe’deki Meslek Liseleri
Akçakoca Otelcilik Ve Turizm Meslek Lisesi, Akçakoca Teknik Ve Endüstri Meslek
Lisesi, Akçakoca Ticaret Meslek Lisesi, Akçakoca Anadolu Öğretmen Lisesi, Kız
Teknik ve Meslek Lisesi’dir.
İlçede Akçakoca Sanayi Sitesi ve Akçakoca Yeni Sanayi
Sitesi olmak üzere iki adet küçük sanayi sitesi bulunmaktadır. Bu iki sanayi
sitesinde toplam 115 işyeri bulunurken dolu işleri sayısı ise 110’dur. Ortalama
doluluk oranı %95’in üzerindedir.
Güncel haberler, duyurular ve ihalelerden anında haberdar ol
E-Bültene kaydolarak odamız tarafından hazırlanan bültenlerinden haberdar olabilirsiniz.